Probiyotiklerin immün sistem üzerindeki etkileri, antikor üretimini ve NK hücrelerinin aktivitesini arttırmak, nükleer faktör kappa-B (NFkB) yolağını modüle etmek ve T hücre apoptozisini indüklemekten oluşmaktadır. Probiyotikler genellikle interlökin-10 (IL-10) ve transforming growth factor-beta (TGF-beta) gibi intestinal antienflamatuvar sitokin üretimini arttırırken, tümör nekrosiz faktör-alfa (TNF-α), interferon-gama (IFN-γ), IL-8 gibi proenflamatuvar sitokin üretimini düşürürler.[15] İleoanal anastomozu olan hastalarda probiyotik tedavisi sonucunda, TNF-α, IL-1b, IL-8 ve mRNA seviyelerinde düşme ile polimorfonükleer lökositler (PMNL) sayısında azalma görülmüştür.[16] Probiyotik tedavisi aynı zamanda proenflamasyonu olan hastalarda IFN-γ ve IL-1a üretimin de düşmeye, indüklenebilir nitrik oksit sentezinde ve jelatinaz aktivitesinde azalmaya neden olmaktadır.
Probiyotikler epitel hücreleri üzerine etki ederek sitokin üretimini değiştirmektedirler. Epitelyal hücreler bakteri ve bakteri komponentlerine karşı IL-8 gibi proenflamatuvar sitokin salgılamalarına rağmen, probiyotiklere karşı herhangi bir cevap göstermemektedirler. Bazı probiyotikler antienflamatuvar cevap gösterirler ve nükleer faktör kappa-B (NFkB) yolunu inhibe ederler. Probiyotik bakteriler patojenik bakteri DNA’sına karşı sistemik enflamatuvar bakteri cevabını baskılayabilirler. İntestinal epitelyal hücreler, birçok antijen sunan molekülü ile kostimülatör molekülleri üretirler ve CD4-CD8 regülatör T hücre aktivasyonunda rol oynamaktadırlar. Probiyotikler, epitelyal bariyer fonksiyonunu TLR-2 etkileyerek düzenlerler.
Comentários